Abdi İpekçi Caddesi No:61 Kat 5, Nişantaşı/İstanbul

Progesteron tekrarlayan gebelik kayıplarında yarar sağlamıyor

literature2
Dünyanın en prestijli tıp dergilerinden biri olan New England Journal of Medicine’de bugün yayınlanan çok merkezli, çift-kör, plasebo kontrollü bir çalışmaya göre, hiç bir nedene bağlanamayan tekrarlayan düşükleri olan kadınlara gebeliğin erken dönemlerinde vajinal yoldan progesteron vermenin gebeliğin seyri üzerinde hiçbir olumlu etkisi yok ve bu tedavi canlı doğum oranlarını değiştirmiyor.

Araştırmacılara göre arka arkaya yaşanan düşükler hem kadın hem de ailesi açısından psikolojik ve fiziksel travmaya neden olmakta. Bu kadınlarda canlı doğum oranlarını ve ailelerin bebek sahibi olma şanslarını arttıracak tedavi yaklaşımları üzerinde tüm dünyada pek çok çalışma yapılıyor ancak ne yazık ki bugüne kadar başarılı bir tedavi yöntemi geliştirmek mümkün olamadı.

İngilteredeki Birmingham Üniversitesi bünyesinde yer alan College of Medical and Dental Sciences biriminden Arri Coomarasamy ve arkadaşlarının bu konu üzerinde yaptıkları çalışmaları NEJM dergisinin 26 kasım 2015 tarihli sayısında yayınlandı

Araştırmacılar tekrarlayan düşüğü gebeliğin ilk üçaylık döneminde yaşanan 3 ya da daha fazla sayıda gebelik kaybı olarak tanımlıyorlar. Bu tanıma göre düşüklerin arka arkaya olması gerekmiyor. Arada canlı doğum olsa bile 3 ya da daha fazla sayıda düşük olması tanı için yeterli .

The Progesterone in Recurrent Miscarriages (PROMISE) adı verilen çalışmaya doğal yollardan hamile kalan 836 kadın dahil edilmiş. Bu kadınlar rastgele olarak iki gruba ayrılmış ve bir gruba 6. hafta ya da daha öncesinden başlayarak progesteron verilmiş ve buna gebeliğin 12. haftasına kadar devam edilmiş. Diğer gruba ise hiçbir ilaç verilmemiş.

Çalışmanın birincil amacı 24 haftadan sonra olan canlı doğumlarda herhangi bir farklılık olup olmadığını dökümente etmek olarak saptanmış. Canlı doğum oranları Progesteron alan grupta %65.8 (398 gebelikte 262 doğum) iken ilaç almayan grupta %63.3 (428 gebelikte 271) olarak bulunmuş.

Çalışmanın sonunda klinik gebelik oranları (6-8 haftalık gebelik), devam eden gebelik oranları (12 hafta ve sonrası gebelikler), dış gebelik, düşük, ölü doğum ve doğum sonrası bebek ile ilgili problemler açısından hiç bir fark bulunamamış.

Araştırmacılar kendi çalışmalarının daha önceden yayınlanan bazı çalışmaların aksine erken gebelikte progesteron kullanımının düşük riskini azaltmak konusunda olumlu bir etkisini ortaya koymadığını belirtiyorlar.

Konu ile ilgili dünyaca ünlü bazı uzmanların çalışma hakkındaki yorumlarına göre bu araştırmadan alınacak en önemli ders düşük riskli ve altta yatan bir neden bulunamayan grupta arka arkaya 2 düşük bir olsa bir sonraki gebelik çok büyük bir olasılıkla normal canlı bir bebeğin doğumu ile sonuçlanacaktır. Bu hastalarda progesteron kullanımın hiçbir olumlu etkisi yoktur. Bu grupta takip eden gebelikte progesteron kullanılıp canlı bir bebeğin doğumu ile sonuçlanması progetsreona bağlı değil tamamen istatistik ile alakalıdır. Zaten progesteron kullanılmasa bile gebelik bu şekilde normal seyredecektir.

Genel olarak tekrarlayan gebelik kayıplarının takip ve tedavisinde normal ve anormal durumlar vardır. Tiroid hastalığı, rahimde şekil bozukluğu, polip, septum gibi bir anormallik varsa bu durumun düzeltilmesi şarttır. Herhangi bir anormalliğin düzeltilmesini hedeflemeyen progesteron kullanımı gibi girişimler yarardan çok zarar verebilir.

N Engl J Med. 2015;373:2141-2148.