Abdi İpekçi Caddesi No:61 Kat 5, Nişantaşı/İstanbul

Mikroenjeksiyon (ICSI)

İnfertilite problemi yaşayanlar kadar konuya uzak olanlar da gerek çevrelerinden gerekse medya organlarından mikroenjeksiyon sözcüğünü mutlaka duymuşlardır. Özellikle erkek faktörüne bağlı infertilitenin tedavisinde çığır açan mikroenjeksiyon ya da başka bir deyişle İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI), yardımla üreme teknolojilerinde yaygın kullanıma giren yeni bir teknolojidir. ICSI sayesinde neden ne olursa olsun tek bir spermi olan ya da testis biopsisi ile tek bir sperm dahi elde edilen erkekler kendi çocuklarına sahip olma şansını bulmuşlardır. Ülkemizde yasal olmamakla birlikte bazı ülkelerde başka kişilerin spermi ile yani sperm bankalarından elde edilen spermler ile tüpbebek uygulamaları legaldir. ICSI yardımı ile pekçokerkek için bu gereklilik ortadan kalkmıştır.

ICSI nedir?
ICSI erkekden elde edilen tek bir spermin çok küçük, kılcal kataterler yardımı ile ve mikroskop altında kadından elde edilen yumurta hücresinin içine verilmesidir. Bu sayede doğal yollardan gerçekleşmeyen döllenme labovatuar şartlarında yapay olarak sağlanır. Tüp bebek yönteminde ise elde edilen spermler yumurtanın içine verilmez ancak labovatuarda yumurta ile aynı ortama bırakılarak spermin yumurtayı kendiliğiden döllemesi beklenir. ICSI’nin üstünlüğü tek bir spermle bile, hatta bu sperm hareketli olmasa bile döllenmenin sağlanabilmesidir. ICSI yardımı ile ejekülatlarında sperm sayısı çok düşük hatta sıfır olan erkekler bile bebek sahibi olabilirler.

ICSI nasıl yapılır?
Mikroenjeksiyon yapabilmek için öncelikle bir sperm ile birlikte kadının yumurtasına gereksinim vardır. Yeterli sayıda yumurta hücresi elde edebilmek için kadında ovülasyon indüksiyonu yani yumurtalıkların uyarılması işlemi yapılır.(bkz. ovülasyon indüksiyonu). Bu amaçla kadına belirli bazı ilaçlar verilir. Gelişen yumurtalar daha sonra ultrason eşliğinde toplanır. (bkz. yumurta toplama). Daha sonra gelen aşama ise sperm elde etmedir. Bu amaçla ilk önce erkekden mastürbasyon yolu ile semen örneği alınır. Labovatuarda bu örnek incelenir ve canlı sperm olup olmadığı araştırılır. Ejekülatında sperm sayısı çok düşük olan (oligospermik) erkeklerde işlem birkaç kez tekrarlanabilir. Eğer örnekde 1-2 tane bile canlı sperm bulunur ise bu spermler ICSI için kullanılabilir. Azospermik erkeklerde ise semende 1 tane bile sperm bulunmaz. Bu durumun değişik nedenleri vardır. Örneğin erkekde spermleri testisten taşıyan kanallarda tıkanıklık olabilir ya da sperm üretiminde bir bozukluk vardır.

Ejekülatta sperm elde edilemez ise bu kez cerrahi işelemler ile sperm aranır. İlk önce kanallara ince iğneler ile girilerek aspirasyon yapılır. Gelen sıvıda sperm bulunamaz ise bu kez yine iğneler ile testis dokusundan örnek aspire edilir. Son aşamada ise cerrai olarak testis açılır ve direk olarak testisten parça alınarak sperm aranır. Genel anestezi altında yapılan bu işlemler ile elde edilen spermler mikroenjeksiyonda kullanılır. Artan spermler ise daha sonra kulanılmak üzere dondurularak saklanabilir.

Kadından elde edilen yumurta ile, erkekden elde edilen sperm labovatuar şartlarında birtakım işlemlerden geçirildikten sonra çok özel mikroskoplar altına alınır. Bundan sonraki işlemler tüp bebek merkezindeki embryoloğun yeteneği ve tecrübesine bağlıdır. Bu özel mikroskoplar yaklaşık 400 kat büyütme yeteneğine sahiptir ve bir saç telinden daha ince kataterler içerirler. Bunlara mikromanüpülatör adı verilir ve genelde camdan imal edilmişlerdir.

Spermler işlem öncesinde hareketlerini yavaşlatan özel sölüsyonlar içinde bekletilirler. Mikroskop altına alınan yumurta hücresi özel bir tutucu yardımı ile sabitlenir.Daha sonra kullanılacak lan spermin kuyruğu kırılarak hareket kabiliyeti engellenir. Spermin immobilize edilmesi önemlidir. Bu sayede yumurtanın içine girdikten sonra burada hareket etmesi engellenir. Bu hareketsiz sperm mikroenjektöre alınır. Çok dikkatli bir şekilde yumurta hücresinin içindeki sitoplazma adı verilen bölgeye bırakılır ve mikroenjektör yumurtadan çıkartılır.İşlemden 60 saniye kadar sonra yumurta zarını onarır ve eski haline gelir. Embryoloğun yeteneği burada kritik faktördür. Tecrübesiz bir embryolog yumurtaya ya da zarına zarar verebilir.

Enjekte edilen yumurta daha sonra özel ortama alınır ve 14-16 saat sonra döllenmenin olup olmadığı kontrol edilir. Döllenme olur ise elde edilen hücreye embryo adı verilir ve bu embryolar işlemden 3-5 gün sonra kadının rahimine transfer edilir. Enjekte edilen yumurtalarda döllenme oranı çok yüksektir. Bizim kliniğimiz de dahil olmak üzere dünyadaki isim yapmış tüp bebek kliniklerinde bu oran %90’ın üstündedir.

Mikroenjeksiyon genelde erkek faktörü için uygulandığından ve kadın genç ve sağlıklı olduğundan bu çiftlerde mikroenjeksiyon ileelde edilen gebelik oranları tüp bebeğe (IVF) daha yüksektir. Bazı kliniklerde ise IVF çok nadir kullanılmakta genelde hemen her hastada mikroenjeksiyon uygulanmaktadır. Ülkemizde her iki tekniğinde maliyeti aynı olduğundan bu son derece akıllıca bir yaklaşımdır. IVF ile karşılaştırıldığında herhangi bir olumsuz yanı olmayan mikroenjeksiyon sayesinde döllenme kesine yakın oranda elde edilebilir. Oysa IVF’de her zaman döllenme olmayabilir ve tüm emekler boşa gidebilir.

Mikroenjksiyon tekniği genetik olarak anomalili ya da doğumsal anomlili bebek görülme sıklıklarını etkilemez.

Risk Faktörleri
Yeni bir teknik olmasına karşın tüm dünyada 10.000’den fazla bebek ICSI yardımı ile dünyaya merhaba demişlerdir. Yapılan detaylı çalışmalar bu yolla doğan bebeklerde doğum defekti ya da genetik anomali açısıdan artmış bir rsik olduğunu göstermemektedir. Ancak bazı erkek bebeklerde tıpkı babalarında olduğu gibi sperm üretim bozuklukları olması beklenebilir.

Gelecek
Bazı durumlarda erkekden biopsi yolu ile dahi sperm elde etmek mümkün olmamaktadır.Bu kişiler maalesef kendi çocuklarına sahip olamamakda ve sperm bankalarına başvurmaktadırlar. Günümüzde çalışmalar bu tür erkeklerden elde edilecek olgunlaşmamış sperm öncüllerinin enjekte edilmesi ile gebelik elde edilmesi yönündedir. Tüm dünyada bu yönde araştırmalar büyük bir hız kazanmıştır.

Doğumsal olarak testisi ve dolayısı ile spermi olmayan erkeklerde ise genetik çalışmalar ve klonlama teknikleri ile sperm hücresi üretme çalışmları yapılmaktadır. Sperm yerine erkeğin herhangi bir hücresinin genetik materyalini eşinin yumurtasına enjekte ederek elde edilecek gebelikler çok uzak değildir.