Abdi İpekçi Caddesi No:61 Kat 5, Nişantaşı/İstanbul

Babalık depresyonu

Doğum sonrası depresyon son zamanlarda sık sık gündeme gelen, hatta ünlü yazarlar tarafından kitapları bile yazılan bir konu ve büyük olasılıkla çok duyduğunuz bir kavram. Ancak paternal postnatal depresyon konusuna yabancı olduğunuzu düşünüyorum zira bu daha yeni yeni araştırılan ve üzerinde konuşulmaya başlanan bir konu ve tahmin edebileceğiniz gibi doğum yapan kadını değil onunla bereber aynı kaderi paylaşan babayı ilgilendiren depresyon durumu.Eve yeni bir birey katılması hem anne hem baba hem de aile büyükleri ve diğer akrabalar kısacası herkes için çok ama çok mutluluk verici bir olay. Hele ilk defe anne, baba, dede, büyükanne, hala, dayı, teyze olanlar için unutulmaz ve doyumsuz bir keyif. Ancak bebek aynı zamanda büyük sorumluluk, yorgunluk ve stres nedeni. Yükün büyük kısmı yeni annenin üzerinde olduğu için bütün dikkatler de doğal olarak onun üzerine yoğunlaşıyor oysa son zamanlarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki her 4 yeni babadan biri doğum sonrası ciddi bir depresyon yaşıyor ve çoğu zaman bu durum gözden kaçıyor.

Gebelik sırasında ve hemen sonrasında kadının hormonlarında dalgalanmalar olduğu çok uzun zamandır biliniyor ancak erkekler üzerinde kimse böyle bir araştırma yapmayı düşünmemiş, fakat bugün erkeklerin de eşlerinin gebeliği sırasında testosteron (erkeklik hormonu) düzeylerinin azalıp estrojen (kadınlık hormonu) düzeylerinin arttığını biliyoruz ve bu değişim onları depresyona yatkın hale getiriyor. Buna bebeğin bakımının yarattığı stres ve uykusuzluk da eklenince depresyonun arayıp da bulamadığı ortam bir anda gelişiyor. Babalardaki bu depresyon doğum sonrası 3-6. aylarda zirve yapıyor.

Babalık depresyonunda en önemli etken uykusuzluk. Bunun yanında depresyon öyküsünün pozitif olması, eşi ile olan ilişkisindeki dalgalanmalar, yeni bebeğin getirdiği maddi yükümlüluklar, gaz ve koliği olan bebek hatta prematüre doğan bebek bile tetikleyici faktör olarak karşımıza çıkabiliyor.

Genel olarak risk faktörleri şu şekilde sıralanıyor
Uyku sorunu olanlar
Hormonal hastalığı olanlar
Daha önceden depresyon geçirenler
Eşi ile arasında sorun olanlar
Kendi anne babası ile ilişkisinde sorun olanlar
Eşinin anne babası ile ilişkisinde sorun olanlar
Baba olmak ile ilgili şiddetli endişe ve stres yaşayanlar
Evlilik dışı ilişki neticesinde baba olanlar
Çevresinden sosyal destek görmeyen kişiler
Ekonomik güçlük içinde olanlar
Anne ve bebek arasındaki yakın ilişki nedeni ile kendini dışlanmış hissedenler

Öte yandan eşinde yani bebeğin annesinde depresyon varsa %50 olasılıkla babada da depresyon görülüyor.

Konu ile ilgili uzmanlar postpartum depresyon ile yeni baba olmanın getirdiği melankolik durumun mutlaka klinik olarak ayrılması gerektiğini belirtiyorlar.

Günümüzde baba adayları eşlerinin gebeliği sırasında çok daha fazla olaya dahil oluyorlar ancak bunu çoğu zaman isteyerek yapmalarına rağmen neyin nasıl olduğu konusunda çok belirgin fikirleri yok. Annelik içgüdüsel bir olay. Bir kadın gebelik sırasında ve doğumdan sonra ne yapacağını çoğu zaman içgüdüleri ile biliyor, oysa babalık içgüdüsü diye bir durum söz konusu değil. Babalık tamamen öğrenilen bir durum. Baba adayının içinde bulunduğu bu bilinmezlik endişeye, endişe de depresyona neden oluyor.

Melankolide baba arkadaşları ile yemeğe çıkmak, maça gitmek gibi aktivitelerde bulunduğunda kendini çok daha iyi hissederken, depresyonda bu iyilik hali görülmüyor. Yakınmalar çok daha şiddetli ve uzun süreli oluyor. Genel olarak eğer melankolik durum 2-3 haftadan daha uzun sürüyor ise bunun depresyon olma olasılığının yüksek olduğu düşünülüyor.

Belirtileri neler?
Depresyon belirtileri kişiden kişiye değişmekle beraber genel olarak
Sosyal aktivitelerden kaçınmak
iştah azalması (nadiren artması)
Vücudun çeşitli bölgelerinde nedensiz ağrılar
Endişeli ruh hali
İşte performans azalması
Sekse karşı ilgide azalma
Halsizlik
Uyku sorunları

varsa ve bunlar 2-3 haftadan uzun zamandan beri devam ediyorsa depresyon olma olasılığı yüksek.

Ne yapılabilir
Depresyon varlığında tıbbi yardım almak çok önemli. Durum ihmal edildiğinde sonuçları evliliğine zarar vermeye hatta ve hatta çok ciddi durumlarda intihara kadar gidebiliyor. Araştırmalar sadece konuşarak bile bu durumun kolaylıkla tedavi edilebildiğini gösteriyor. Gerekli olan tek şey erkeğin bunun bir karakter zafiyeti değil tedavi edilmesi gereken tıbbi bir durum olduğunu kabul etmesi ve ona göre davranması. Tabii ki onu cesaretlendirecek aile ve arkadaş desteği de çok önemli