Abdi İpekçi Caddesi No:61 Kat 5, Nişantaşı/İstanbul

Çocuk sahibi olmak isteyenler yaşam tarzlarını gözden geçirmeli

literature2

1 yıldan uzun süreli korunmasız ilişkiye rağmen istenildiği halde çocuk sahibi olamamak şeklinde tanımlanan kısırlık (infertilite), ırk ve coğrafi konumdan bağımsız olarak tüm dünyada üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık %10-15’ini etkileyen bir sorundur.

Bu problemi yaşayan çiftlerin büyük kısmı ailelerini tamamlamak amacıyla eninde sonunda ART adı verilen yardımcı üreme tekniklerine başvurmak zorunda kalmaktadırlar. Bunlar arasında en sık başvurulan yöntem ise tüp bebektir. İlk uygulandığı dönemden bu yana tüp bebek giderek artan bir başarı göstermiştir. Zaman içerisinde hem başarı oranlarının artması hem de maliyetinin ucuzlaması nedeni ile tüm dünyada yaygın şekilde kullanılan bir tedavi şeklini almıştır.

Ülkemiz Tüp bebek tedavilerinde hem maliyet hem de başarı oranları açısından dünyanın en iyileri arasındadır. Örneğin Kanada’da tüp bebek maliyetleri ilaçlar hariç 7.000-9.000 dolar iken ülkemizde iyi merkezlerde maliyet Kanada’nın neredeyse üçte biridir.

Tüp bebek ve aşılama gibi tedavilerin hem maliyetinin azalması hem de hastaya zararı olmayan, büyük riskler yüklemeyen güvenli tedaviler olmaları nedeni ile tüm dünyada doktorlar kolaylıkla bu tedavileri önermektedirler. Oysa belirli bir problemi olmayan çiftlerde bazı basit önlemler ve yaşam tarzı değişiklikleri ile çocuk sahibi olma şansı arttırılabilir.

Dünyanın üreme tıbbi ile ilgili en büyük iki derneğinden biri olan American Society for Reproductive Medicine yeni yayınladığı raporunda infertilite nedeni ile başvuran çiftlere danışmanlık verilirken bazı yaşam tarzı özelliklerinin daha fazla üzerinde durulmasını önermekte.

Bu raporda yer alan önerileri şu şekilde özetleyebiliriz:

1) Kısırılıkta yaş çok büyük öneme sahiptir. Kadınlar açısından 35 yaşından sonra gebe kalma şansı anlamlı olarak azalmaktadır. Erkek partnerin yaşı da kadın kadar olmasa da önemlidir ancak erkeklerde azalma 50 yaş ve üzerinde anlam kazanmaya başlar

2) Gebe kalma şansının yüksek olduğu dönem yani fertil pencere (fertile window) yumurtlamanın gerçekleşmesi ile sonlanan 6 günlük dönemdir. Gebe kalma şansının en yüksek olduğu dönem ise yumurtlama anından 3 gün önce başlayan ve yumurtlama (ovülasyon) ile sonlanan dönemdir.

3) Başarıyı yani gebelik şansını en yüksek seviyede tutmak için fertil pencere döneminde 1-2 günde bir cinsel ilişki önerilir. Eğer bu ilişki sıklığı strese neden oluyor ise daha seyrek ilişki kabul edilebilir.

4) Yumurtlamanın saptanmasında serviks yani rahim ağzından salgılanan sümüğümsü akıntının takip edilmesi, piyasada bu amaçla satılan ürünler (ovülasyon kitleri) kadar etkilidir.

5) Gebe kalma şansını arttıran herhangi bir cinsel ilişki pozisyonu, ya da uygulaması mevcut değildir.

6) Çok kilolu olmak (BMI>35) ya da çok zayıf olmak (BMI<19) infertilite (kısırlık) riskinde artışa neden olur.

7) Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı, günde ikiden fazla alkollü içki tüketimi ya da fazla kafein alımı (günde 5 bardaktan fazla kahve) üreme potansiyelinde azalma ile ilgili bulunmuştur.

Sonuç olarak her 100 çiftten 10-15’ini etkileyen infertilite ciddi bir sağlık sorunudur fakat bu çiftlerin bir kısmında çocuk sahibi olamamayı açıklayacak bir neden bulunamamaktadır.

Bu şekildeki çiftlerin önemli bir kısmında kadın yaşı ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaş değiştirilemeyecek bir faktör olduğundan kadınlar erken yaşlarda doğurganlık ve üreme potansiyeli konularında yeterince bilgilendirilmelidir.

35 yaş üzerinde düzenli adet görmenin ve iyi bir yumurtalık rezervine sahip olmanın gebe kalma açısından yeterli olmayabileceği mutlaka genç kadınlara anlatılmalıdır.

Gelişmiş ülkelerdeki obezite sorununun çocuk sahibi olma üzerindeki etkileri göz ardı edilmemelidir.

 

http://www.fertstert.org/article/S0015-0282(16)62849-2/abstract